23.04.2009

-VE İKİ Bİ'DAT(TERAVİH NAMAZI VE EZANIN DEĞİŞTİRİLMESİ)



Teravih lügat açısından “tervihe”nin çoğuludur ve kök itibariyle oturmaya denir; daha sonraları Ramazan geceleri dört rekat namazdan sonra dinlenmek için oturmanın adı olmuştur. Daha sonra da Ramazan geceleri kılınan dört rekatlı müstehap namaza denildi. (veya bütün gecelerde kılınan yirmi rekatlı müstehap namazın adı oldu.)
Şüphesiz mukaddes İslâm dininde sadece farz namazlar cemaatle kılınır, müstehap namazlar cemaatle kılınmaz, bizzat Peygamber-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve alih) şöyle buyurmuştur:
“Ramazan geceleri kılınan nafile namazların cemaatle kılınması bidattir. Duha namazı bidat ve günahtır. Ramazan geceleri nafilelerini cemaatle kılmayınız; Duha namazı da kılmayınız. Zira sünnet üzere kılınan namaz, az da olsa bidat olan çok amelden daha iyidir. Her bidat dalalettir, her dalalet cehenneme giden yoldur.”
Ömer H. 14. yılda kendi hilafeti döneminde camiye girince ışıkların yandığını ve insanların toplanmış olduğunu gördü. Ne haberdir? dediğinde; “İnsanlar nafile namazını cemaatle kılmak için toplanmışlardır” dediler. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Bu bidattir; ama güzel bir bidattir!”
Buhari Sahih’inde Abdurrahman bin Abdulkari’den şöyle rivayet etmektedir: “Halife insanların dağınık namaz kıldığını görünce onlara müstahap namazların cemaatle kılınmasının daha iyi olduğunu söyledi. Ubey bin Kaab’a onlara cemaat namazı kıldırmasını emretti. Daha sonra camiye geldiği zaman halkın emrine uyup cemaat namazı kıldığını görünce şöyle dedi: Bu bidat ne de güzel bir bidattir!”

NEDEN EZAN OKURKEN, İMAM ALİ'NİN (aleyhisselam) VELÂYETİNE TANIKLIK EDİYORUZ
İmam Ali (aleyhisselam), Kur'ân açısından Allah'ın velisidir ve şu ayette müminler üzerindeki velâyeti açıkça beyan edilmiştir:
"Sizin veliniz ancak Allah, O'nun Resulii ve namaz kılıp rükû hâlinde, zekât veren müminlerdir."(1)
Sünnilerin Sahih ve Müsned kitaplarında yer alan rivayetler, bu ayetin rükû hâlinde yüzüğünü fakire bağışlayan. İmam Ali (aleyhisselam) hakkında nazil olduğunu açıkça beyan etmektedir. (2)
Bu ayet, İmam Ali (aleyhisselam) hakkmda nazil olunca, Hasan b. Sabit, bu olayı şu şekilde şiirleştirdi:
"Rükû hâlinde bağışta bulunan, sensin Canlar sana feda, ey rükû edenlerin en hayırlısı!
Velâyetin en hayırlısını Allah senin hakkında indirmişti.
Ve onu şeriatların sağlam hükümlerinde beyan etti."
3- Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve alih) şöyle buyurmuştur:
"Ameller, niyet iledir." (Yani, amellerin hakikat ve mahiyetini insanın niyeti belirler.)
Buna göre Hz. Ali'nin (aleyhisselam) velâyeti, Kur'ân'ın açıkça beyan buyurduğu hakikatlerden biri olduktan, öte yandan söz konusu cümle, ezanın bir parçası olduğu niyetiyle söylenmedikten sonra, bu hakikati Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve alih) 'ın risaletine tanıklığın yanı sıra dile getirmenin ne sakınca-sı yoktur
Burada hatırlatılması gereken bir konu da şudur: Eğer söz konusu cümleyi ezana ilâve etmek hoş değilse ve bu açıdan Şia kınanacaksa, o zaman aşağıdaki şu iki husus nasıl tevil ve tevcih edilecek?:
1- Sahih tarihin tanıklık ettiği üzere "Hayye alâ hayri'l-amel" (En hayırlı amele koşun) cümlesi de ezanın bir parçasıdır.(3) Oysa ikinci halifenin hilâfeti döneminde, insanların, namazın en hayırlı amel olduğunu duyunca artık cihada gitmeyecekleri düşüncesiyle bu cümle ezandan kaldırılmış ve bu hâliyle baki kalmıştır.(4)
2- "es-Salâtu hayrun mine'n-nevm" (Namaz uykudan daha hayırlıdır" cümlesi, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve alih) zamanında ezanın bir parçası değildi, sonraları ezana ilâve edilmiştir.(5)
Bu yüzden Şafiî "el-Ümm" adlı kitabında şöyle diyor:
"Ben ezanda, 'es-Salâtu hayrun mine'n-nevm' (Namaz uykudan daha hayirlidir) denmesini hoş görmüyorum. Zira (ravilerden ve muhaddislerden biri olan) Ebu Mahzure bunu (kendi hadisinde) zikretmemiştir."(6)

1- Mâide, 55
2- Bu ayetin bu hususta nazil oluğu burada zikredilmeyecek kadar çoktur. Dolayısıyla burada bu sayısız kaynaklardan sadece birkaçına işaret ediyoruz: (1) Tefsir-i Taberî, c.6, s.186. (2) Cesass, Ahkâm'ul-Kur'ân, c.2, s.542. (3) Tefsir-i Beyzavî, c.l, s.345. (4) ed-Dürr'ül-Men-sûr, c.2, s.293
3- Kenz'ül Ummal, Kitab'us-Salât, c.4, s.266, Taberanî'den naklen: "Bilâl sabahları şöyle ezan okurdu: Hayye alâ hayrîl-amel (En iyi amele koşun)." bk. Sünen-i Beyhakî, c.l, s.424-425; Muvatta-i Malik, c.l, s.93
4- Kenz'ül İrfan, c.2, s.158; es-Sırat'ul Mustakim ve Cevahir'ul-Ahbar-i ve'l-Âsâr, c.2, s.192; Kuşçî, Şerh'ut-TeEcrid İmamet bahsi, s. 484: "Ömer minbere çıkarak şöyle dedi: Ey insanlar! Allah Resulü zamanmda şu üç şey vardı ve ben onları yasaklıyorum ve haram kılıyorum. Bunları yapan kimseleri de cezalandıracağım. Bunlar; kadının müt'a edilmesi, hac müt'ası (temettu haccmda umre irhammdan çıktıktan sonra
kadınlarla birlikte olmak) ve 'Hayye alâ hayri'l-amel' cümlesi-dir."
5- Kenz'ül-Ummal, Kitab'us-Salât, c.4, s.270.
6- Delâil'us-Sıdk, c.3, ikinci bölüm, s.97'den naklen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder