23.04.2009

-HZ. FATIMA S.A'A KİM (LER) ZULM ETTİ

Allah Resulü s.a.a buyurdu: “Fatıma, bedenimin bir parçasıdır, herkesten bana daha azizdir, onu hoşnut eden beni hoşnut etmiştir, ona zulüm yapan bana zulüm yapmıştır.” Ehl-i Sünnet muhaddis ve tarihçilerinden Ebu Cafer Belazuri (Ahmed b. Yahya Cabir-i Bağdadi ö.279) tarih kitabında şöyle nakletmiştir: ”Ebu Bekir Hz Ali’yi biat için çağırdı ama kabul etmedi. Ömer’i gönderdi:Ömer’de evi yakmak için ateş getirdi.Hz Fatıma kapıda onu görünce “Ey Hattap oğlu!Evimi yakmak için mi gelmişsin?diye buyurdu.Ömer “Evet!Bu iş (hilafet)babanın getirdiğinden (risalet,peygamberlik)daha önemlidir.”diye cevap verdi.İzzuddin b. Ebil Hadid el Mutezili ve Muhammed b.Cerir-i Taberi şöyle nakletmişlerdir: Ömer,Useyd b. Hüzeyr,Seleme b.Eslem ve bir gurup toplulukla Ali’nin kapısına gittiler.Ömer”Dışarı çıkın!Çıkmadığınız taktirde evinizi yakacağım diye haykırdı.İbni Hızabe “Gurer”adlı kitabında Zeyd b. Eslem’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ben odun toplayıp Ömer’le Fatıma’nın kapısına gidenlerdenim.Ali ve ashabı biat etmekten sakınmışlardır.Ömer Fatıma’ya dediki “Bu evde kim varsa dışarı çıkar., aksi taktirde evi ve evde olanları yakarım.Evde Ali oğlu Hasan ve Hüseyin ,Fatıma,Beni Haşim ve ashaptan bir gurup kimseler vardı.Fatıma şöyle buyurdu”Evi ve çocuklarımı yakmakmı istiyorsun”Ömer “evet Allah’a andolsunki ,dışarı çıkıp Peygamber’in halifesi ile biat etmeleri için bu işi yapacağım.Ehl-i Sünnet alimlerinden olan İbni Abdurrabbih “Ikd’ul Ferid”kitabının cild 3.Sayfa 63.de şöyle yazmıştır: Ali ve Abbas Fatıma’nın evinde oturmuşlardı.Ebu Bekir Ömer’e dediki “Git onları biat için buraya getir.Gelmekten sakınırlarsa onlarla savaş.Ömer bir ateş alarak evi yakmaya gitti.Fatıma kapıya gelerek şöyle buyurdu.”Ey Hattab’ın oğlu evimizi yakmak içinmi geldin?Ömer evet.....dedi.

Hz. Resulullah (s.a.a) Selman’a söyle buyurdular: “Ey Selman! Kim kizim Fatima’yi severse cennette benimle birlikte olur; kim de ona düsman olursa atese atilir. Ey Selman! Fatima’ya sevgi beslemenin yüz yerde insana faydasi dokunur; o yerlerin en kolayi sunlardir: Ölüm zamani, kabre koyulurken, terazi kuruldugunda, mahser günü, sirat köprüsünde ve sorgu sual zamani.Ey Selman! Kizim Fatima kimden razi olursa ben ondan raziyim; ben de kimden razi olursam Allah Teala ondan razi olur; Fatima kime gazap ederse ben ona gazap ederim; ben de kime gazap edersem Allah ona gazap eder. Ey Selman! O’na ve kocasi Emir’ul Müminine, onun torunlari ve Sialarina zulüm edenlerin vay haline!”


Hz.Fatıma (sa)'a Yapılan Zulüm (Kırık Kapı Hikayesi)

Hz. Ali ve Fatıma (a.s), Resulullah’ın (s.a.a) tekfin ve tedfin işlerini bitirdikten sonra olup bitmiş bir işle karşılaştılar. Ebu Bekir hilafete tayin edilmiş ve Müslümanlardan bir grup da ona biat etmişti.

Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın bu durumu kabullenmeleri düşünülemezdi. Nitekim öyle de oldu. Hz. Ali, Hz. Fatıma ve Hz. Ali'ye tabi olan Beni Haşim kabilesi ve ashabın ileri gelenlerinden bir grup Ebu Bekir'e biat etmekten imtina ettiler. Ebu Bekir'in alelacele hilafete getirilmesinin Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Ehl-i Beyt'i ve özellikle de Hz. Ali hakkındaki tavsiye ve buyruklarıyla çeliştiğini savundular. Bununla da kalmayıp Hz. Ali ve Hz. Fatıma bu olay karşısında Hasan ve Hüseyin’in elinden tutarak Medine’nin ileri gelen kişilerinin evlerine gidip onları yardıma çağırdılar, Peygamber’in (s.a.a) tavsiyelerini onlara anlattılar.[1]

Hz. Ali ve Hz. Fatıma (a.s) bundan netice alamayınca menfi mücadeleyi başlatmaya karar verdiler. Bir kaç gün böyle geçti. Bu arada Ömer, Ebu Bekir’e; “Ali ve yakınlarının dışında herkes sana biat etti, onlar biat etmezlerse, senin hükümetin sağlam bir temele oturmuş sayılmaz. Ali’yi çağır, onu biat etmeye zorla” dedi. Ebu Bekir, Ömer’in sözünü beğendi; bunun üzerine Ömer'in amcası oğlu Konfoz’a: “Git Ali’ye de ki; Resulullah’ın halifesi! biat etmen için mescide gelmeni istiyor!” dedi.

Konfoz, kaç defa Ali'nin (a.s) yanına gittiyse de Hz. Ali (a.s) Ebu Bekir’in yanına gitmekten imtina etti. Ömer çok sinirlendi, Halid bin Velid, Konfoz ve diğerlerini yanına alarak Hz. Fatıma’nın evine gitti. Kapıyı çaldı ve; “Ya Ali! Kapıyı aç” diye bağırdı.
Hz. Fatıma (a.s) çok rahatsız olduğu halde kapının arkasına gelerek; “Ey Ömer! Bizimle işin olmasın. Bırak kendi işimizle uğraşalım” dedi. Ömer; “Kapıyı aç! Yoksa evi yakarım!!” dedi.[2]

Fatıma (a.s); “Ey Ömer! Allah’tan korkmuyor musun? İzinsiz olarak evime mi girmek istiyorsun?!” dedi.
Hz. Fatıma (a.s) her ne ettiyse Ömer’i kararından caydıramadı. Bilakis, Ömer, kapıyı açmadıklarını görünce; “Odun getirin de kapıyı yakayım!” dedi. [3]

Nihayet Ömer kapıyı ateşe verdi. Sonra da şiddetle tekmelemeğe ve itmeye başladı. Kapı açıldı, Ömer içeri girmek istedi. Hz. Fatıma (a.s) Ömer’in önünü kesti. Ömer kılıfında olan kılıcıyla o Hazret'i vurmaya başladı. Hazret belki de halk gaflet uykusundan uyanır ve Ali’yi savunurlar diye ağlayıp feryat etmeye başladı. Hz. Fatıma’nın ağlayıp yardım talebinde bulunmaları, o taş yürekli insanlara hiç tesir etmedi. Hatta o Hazret'i dövmeğe başladılar ve kamçıyla kolunu morarttılar! [4]

Bilahare Hz. Ali’yi yakaladılar ve iple bağlayıp çekerek mescide götürmeye başladılar. Hz. Fatıma (a.s), Hz. Ali’nin tehlikede olduğunu görünce ileri atılarak sıkıca Ali’nin elbisesinden asıldı ve “Kocamı götüremezsiniz” diye bağırmaya başladı. Ömer'in amcası oğlu Konfoz, Hz. Fatıma’nın, Ali’nin elbisesini bırakmayacağını görünce kamçıyla onun nazenin koluna vurmaya başladı. Öyle ki, hazret vefat ettiğinde, henüz o kamçıların izi Hazret'in pazısında bir pazıbent gibi görülmekteydi!

Bu arada Fatıma (a.s) halkın izdihamı neticesinde kapı ile duvar arasında öyle bir sıkıştı ki, kaburga kemikleri kırıldı ve bu darbe sonucu rahminde olan çocuk da sıkt oldu! [5]

Bu hengamede Fatıma (a.s) baygın düşmüştü. Bir de kendine geldiğinde baktı ki, Ali’yi mescide götürmüşler. Durmak câiz değildi artık, Ali’nin canı tehlikedeydi, onu savunması gerekirdi. Bütün bu ezikliğine rağmen kaburgası kırılmış olduğu halde evden çıktı ve Beni Haşim kadınlarından bir grupla birlikte mescide gitti. Ali’yi tutukladıklarını görünce onlara yönelerek; “Amcam oğlunu serbest bırakın, yoksa Allah’a andolsun ki, saçlarımı dağıtır, Peygamber’in gömleğini başımın üzerine atar, sizi Allah’a şikayet ederim! Andolsun ki, Salih'in devesi Allah'a benim bu yavrularımdan daha aziz değildir” diye seslendi.

Sonra da yüzünü Ebu Bekir’e çevirerek şöyle dedi: “Kocamı öldürüp çocuklarımı yetim mi bırakmak istiyorsun? Onu bırakmazsan saçlarımı dağıtır ve babamın kabrinin üstünde Allah’ı imdada çağırırım!”

Bu sözü söyledikten sonra Hasan ve Hüseyin’nin ellerinden tutarak Resulullah'ın (s.a.a) kabrine doğru hareket etti... Hz. Ali (a.s) durumun çok tehlikeli olduğunu gördü, Selman’a, Fatıma’yı bu işten vazgeçirmesini söyledi... Fatıma (a.s) Hz. Ali’nin emrini duyunca; “O emrettiği için itaat ediyorum ve sabredeceğim” dedi. [6]

[1] - El-İmamet-u ve’s- Siyase, c.1,s. 12.
[2] Ensab’ul- Eşraf, c.1,s.586. İkd’ul- Ferid, c.5,s.12. Şerh-i Nehc’ul- Belağa-i İbn-i Ebi’l- Hadid,c.2,s.56.
[3] - İsbat’ul- Vasiyye,s.110. Bihar-ül Envar, c.43,s.197. el-İmamet-u ve’s- Siyase, c.2,s.12.
[4] - Bihar’ul- Envar, c.43,s.197.
[5] - Bihar-ül Envar, c. 43, s.198.
[6] - Bihar-ül Envar, c. 43, s. 47, 197,198. Revzat’ul- Kafi, s.199.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder