22.04.2009

-EBU HUREYRE HADİS ÜRETİM FABRİKASI AŞ.

Hz. Ali gibi, Resulullah'ın ilim şehrinin kapısı olan, doğuşundan beri Resulullah'ın mübarek ellerinde eğitilip büyüyen, gece gündüz onun yanından ayrılmayan bir kimseden nakledilen hadis sayısı, 500 küsür (ki onun da 50 tanesinin sadece sahih hadis olduğunu itiraf ediyorlar), sadece iki yıl Resulullah'ın zamanında Medine'de bulunan Ebu Hureyre'den 6000'e yakın hadis naklediliyorsa, aklı başında olan bir kimse bundan da kuşku duymaz mı? Kaldı ki Ebu Hureyre'nin hayatını yakından inceleyip çeşitli zamanlarda sergilediği tavırları, Muaviye gibi Sultanlarla olan özel ilişkilerini, ve naklettiği bir çok rivayetinin muhtevasını dikkatlice inceleyen her akıllı insanın yapacağı en asgari şey, bu rivayetlere en azından ihtiyatlı yaklaşmaktır. Tabii bu oldukça geniş bir araştırma mevzusudur. Bu konuda yazılan ve gerçekten tarafsız ve belgelere dayanan eserler de mevcuttur ki inşaallah daha geniş fırsatlarda onlara eğilmek gerekir. Ben bu adamın naklettiği rivayetlere örnek teşkil etsin diye, birkaç tanesini size nakledip kararı kendinize bırakıyorum.

O, bazı büyük Peygamberler hakkında, naklettiği rivayette ki Buhari ve Müslim gibi bir çok muteber bilinen kaynakta nakledilmiş ve İmam Suyuti onu mütevatir hadisler silsilesinde zikretmektedir, açık bir şekilde Hz. Adem'i Allah'a isyan sayılan gerçek bir günah işlemekle, Hz. İbrahim'i (a.s) günah olan bazı yalanları söylemekle, Hz. Nuh'u haksız bir duada bulunmakla, Hz. Musa'yı Allah emretmediği halde bir insan öldürmekle (cinayet işlemekle) suçlayarak, şefaat etme liyakatine sahip olmadıklarını onların dilinden naklediyor!! O diyor ki Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdu (haşa):

"Ben kıyamet günü insanların efendisiyim. Biliyor musunuz bu nedendir? Allah kıyamet günü öncekileri ev sonrakileri bir alanda toplar. O gün ki davetçi, onlara sesini duyurur. Göz onları -yayıldıkları- yerlere kadar görür. Güneş alçalır, insanların taşımaya güçleri yetmeyecek kadar bir gam sıkıntı sarar. İnsanların bazısı bazısına: "İçinde bulunduğumuz durumu ve başımıza geleni görmüyor musunuz?" "Size Rabbiniz katında şefaat edecek birisine bakmaz mısınız?" derler.

"İnsanların bazısı, bazısına Adem'e gidin derler. Onlar da Adem'e gelirler: "Ey Adem, sen insanların babasısın; Allah seni kendi elleriyle yarattı, sana ruhundan üfledi ve meleklerin sana secde etmesini emretti. Rabbinin katında bize şefaat et. İçinde bulunduğumuz durumu ve başımıza geleni görmüyor musun?" derler. Adem der ki: "Rabbim bugün öyle bir gazaba gelmiştir ki, O ne bundan önce böyle bir gazaba gelmiş ve ne de bundan sonra benzeri bir gazaba gelmeyecektir. O beni ağaçtan yemekten men etti, ben ona asi oldum ve o ağaçtan yedim.

Nuh'a gelirler: "Ey Nuh, sen peygamberlerin (tufandan sonra) yere (dünyaya) gönderilen ilkisin. Allah seni çok şükreden biri olarak adlandırdı. Rabbinin katında bize şefaat et. İçinde bulunduğumuz durumu ve başımıza geleni görmüyor musun?" derler. (Nuh) der ki: "Rabbim bu gün öyle bir gazaba gelmiştir ki, o ne bundan önce böyle bir gazaba gelmiş ve ne de bundan sonra böyle bir gazaba gelmeyecektir. Benim bir tek duam vardır, onu da kavmimin aleyhine yaptım. Nefsim, nefsim, İbrahim'e gidiniz."

İbrahim'e gelirler, derler ki: "Sen Allah'ın Nebisi ve yeryüzündeki Halili'sin. Rabbine bizim için Şefaatte bulun. İçinde bulunduğumuz durumu ve başımıza geleni görmüyor musun?" derler. İbrahim onlara der ki: "Benim Rabbim, bu gün öyle bir gazaba gelmiştir ki, o ne bundan önce böyle bir gazaba gelmiş ve ne de bundan sonra böyle bir gazaba gelmeyecektir. (Dünyada) söylemiş olduğu yalancıklarını zikreder. Nefsim, nefsim!... Benden başkasına didin, Musa'ya gidiniz."

Musa'ya gelirler: "Ey Musa, sen Allah'ın Resulü'sün; Allah seni rısaletleri ile ve senle konuşmakla seni faziletli kıldı. Rabbine bizim için şefaatte bulun; içinde bulunduğumuz ve başımıza geleni görmüyor musun?" derler. Musa onlara der ki: "Rabbim, bu gün öyle bir gazaba gelmiş tir ki, O ne bundan önce böyle bir gazaba gelmiş ve ne de bundan sonra böyle bir gazaba gelmeyecektir. Ben öldürülmesi emredilmeyen birisini öldürdüm. Nefsim, nefsim!... İsa'ya gidiniz." İsa'ya giderler. Derler ki: "Ey İsa, sen Allah'ın Resulü'sün; beşikteyken insanlara konuştun. Sen, O'ndan bir sözsün. Meryem'e o sözü ilka etti. Sen ondan bir "ruh"sun. Rabbine bizim için şefaatte bulun". İsa (a.s) onlara der ki: "Rabbim, bugün öyle bir gazaba gelmiş tir ki, o ne bundan önce böyle bir gazaba gelmiş ve ne de bundan sonra böyle bir gazaba gelmeyecektir. (O hiç günahlarından söz etmedi.) Nefsim, nefsim!.. Benden başkasına gidin, Muhammed'e (s.a.a) gidiniz."

(Sahih-i Buhari, C.6, Beni İsrail suresinin tefsiri, Sahih-i Müslim, C.1, Kitab-ül İman, Mütevatir Hadisler (Suyuti), 111. Hadis)

Bir diğer rivayetinde Resulullah'tan şöyle naklediyor Ebu Hureyre: "Bir gece Hz. Süleyman şöyle dedi: Allah'a and olsun ki bu gece, 100 veya 99 eşimle ilişki de bulunacağım (!!) ki her biri Allah yolunda cihad edecek bir mücahid doğursun!" Yanında bulunan bir melek, ona dedi ki: "Söyle inşaallah." Ama Süleyman (a.s) inşaallah demedi. Bu yüzden de o kadınlardan bir tanesi hariç hiç birsi hamile kalmadı; o da tam insan olmayan bir parça et doğurdu." Ardından Resulullah şöyle ekledi:" Muhammed'in nefsini elinde tutan (Allah'a) and olsun ki eğer "İnşaallah" deseydi, her birisi Allah yolunda cihad edecek bir savaşçı doğururdu."

(Sahih-i Buhari, C.4, Ciha Kitabı, Cihad için evlat isteyen Babı, (Sahih-i Müslim, C.5, Kitab-ül İman, Bab-ül İstişna)

Ebu Hureyre'nin bir diğer rivayeti; Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ölüm meleği (Azrail) (a.s), (Allah tarafından) Musa'nın yanına gönderildi (ki onun canını alsın. Musa (bu durumu sezince) tokat atarak onun gözünü kör etti. Azrail (a.s) Rabbine dönerek, "Beni öyle bir kulun yanına göndermişsin ki, ölmek istemiyor" dedi. Allah gözünü ona iade etti ve şöyle buyurdu: "Dön ve ona de ki, elini bir sığırın sırtına koysun; elini altında yer ala her kıla karşılık bir yıl ömrünü uzatacağım. (Azrail dönüp bunu Musa'ya söyleyince, şöyle dedi: "Ey Rabbim, bütün bunların ardından ne olcak? Cevap geldi: "Ölüm!" İşte o zaman "O halde şimdi istiyorum ölümümü" dedi ve Allah'tan kendisini Beyt-ül Mukaddese yaklaştırıp orada canının alınmasını istedi... O zamana kadar, Azrail canları açık bir şekilde almaya geliyordu. Ama Musa'ya gelip de tokatı yiyerek kör olduktan sonra, artık gizli bir şekilde (canları almaya) gelmeğe başladı!!"

(Sahih-i Buhari, C.2, Cenazeler Kitabı, Mukaddes Yerde Gömülmeği İsteyen Kimse Babı, Sahih-i Müslim, C.7, Musa'nın Faziletleri Babı, Müsned-i ahmed b. Hanbel, C.2, S.533, Müstedrek-üs Sahihayn, C.2, S.578)


Yine şöyle rivayet eder Ebu Hureyre Allah'ın Resulü'nden; buyurdu: "Musa (a.s) hayalı ve mahcup birisiydi; öyle ki bedenini kimsenin göremeyeceği şekilde örterdi. Bilahare Beni İsrail'den bazıları bu durumdan istifadeyle O'na eziyet maksadıyla şöyle dediler: "Mutlaka o (Musa), bunu cildinde, baras olduğu veya fıtık-hadım olduğu için yapıyor." Allah-u Teala Musa'yı ona isnad ettikleri bu ithamdan kurtarmak istedi. Bir gün Musa, tek başına bir yerde elbiselerini çıkarıp taşın üzerine koydu ve gusül etmeğe başladı. Gusülde bittikten sonra, elbisesini almaya geldiğinde, taş elbiseyi alarak kaçmaya başladı. Musa asasını alarak taşın peşine düştü. O taşı kovalarken "Ey taş elbisemi ver; ey taş elbisemi ver" diye sesleniyordu. Bu esnada Musa, aniden Beni İsrail'in ileri gelenlerinden bir grubun yanına vardı. Onlar çıplak bedenle Musa'yla karşılaşınca, onu Allah'ın yarattığı en güzel şekilde gördüler (ve hiçbir kusurunun olmadığını anladılar). Böylece Allah, onu Beni İsrail'in ithamından kurtarmış oldu. İşte orada taş durdu ve Musa elbiselerini alıp giydi. Ardından (o kızgınlık haliyle) asasıyla taşa vurmaya başladı. Allah'a and olsun ki taşın üzerine üç, dört veya beş darbe izi belli oluyordu!! İşte Allah-u Teala'nın Kur'an'da "Ey iman edenler Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın ki Allah onu onların söylediği ithamdan uzaklaştırdı ve O (Musa) Allah indinde şeref ve haysiyet sahibiydi" ayetinde bunu demek istiyor!!"

(Sahih-i Buhari, C.1, Gusül Kitabı, Yalnız Bir Yerde Çıplak Gusledenin Babı, Sahih-i Müslim, C.1, Yalnız Bir Yerde Çıplak Gusletmenin Cevazı Babı)

Ve bilahare şöyle rivayet ediyor: "Bir karınca, peygamberlerden birisinin ayağını ısırdı. O peygamber de (öyle bir) rahatsız oldu ki emrederek karıncaların yuvasını tümden yaktırdı!! Bu sırada Allah-u Teala ona şöyle vahyetti: "Ayağını bir karınca ısırdı diye, Allah'ı tesbih eden bir ümmeti mi yakıyorsun?!" Tirmizi'nin nakline göre bu Peygamber Hz. Musa imiş!!

(Sahih-i Buhari, C.4, Cihad ve Seyr Kitabı, Sahih-i Müslim, C.7, Canlıları Yakma Kitabı, Karıncanın yakılmasından Nehy Babı, İrşad-üs Sari, C.6, 114, Feth-ül Bari, C.7, S.168)

Bunlar, Ebu Hureyre'nin naklettiği binlerce hadisten birkaç örnekti ki biz yorumsuz bir şekilde size sunduk;

Bize fikrimizi soruyorsanız Ebu Hureyre denilen adam güvenilmez birisidir.Ne yazıkki bu gerçek yeterince bilinmiyor ve bilenlerde gerçeği gizliyor.Taktir sizindir

- EBU HUREYREN'İN HADİS ÜRETİM FABRİKASI KURMASININ SEBEBİ?

Bu güne kadar Ebu Hureyre hakkında bir çok alim bir çok yazar araştırmalar yaptı, kalemlerini ellerine alıp Ebu Hureyrenin gerçek kimliği ile ilgili konuları Halka bildirdiler. Bazı konularla ilgili birkaç araştırma yaparken Ebu Hureyrenin kendi sözlerinden birkaç tanesine rastladım. Ve aslında ilginç ötesi ilginç sözler.

Çoğu Müslüman Ebu Hureyrenin Samimi bir Müslüman olduğunu zanneder. Ama aslında Müslümanlar Ebu Hureyreyi ne anlamıştır ne de tanımıştır.


Ebu Hureyre Resulullahla olan beraberliğinin gerçek aslını açıklama hususunda yaptığı gibi, Rasulullah s.a.a'le beraberlik sebebini açıklama hususunda çok samimi ve içten davranarak (Bazı Sahabeler gibi) onunla sevgi ve hidayet için beraber olmadığını söylemiştir.



Ebu Hureyre bizzat kendi ifadesiyle; "Rasululullah s.a.a ile karın tokluğuna" beraber olmuştu.



İbn Hanbel, Buhari ve Msülimin de rivayet ettiği bir hadiste Abdurrahman b. El-A'rac şöyle der: "Ebu Hüreyre'yi şunu derken duydum: "Kuşkusuz ben karın tokluğuna Resulullah s.a.a’le beraber olan yoksul biriydim."

Diğer bir rivayette: "... karnımı doyurmak için...",

Müslim'in bir başka rivayetinde Ebu Hüreyre şöyle der: "Ben, karın tokluğuna Resulullah s.a.a’a hizmet eden zavallı bir adamdım."

Başka bir rivayette: "... karın tokluğuna Resulullah s.a.a’den ayrılmazdım..." ifadesi yer almaktadır.

Tarih kaynakları Ebu Hureyrenin OBUR biri olduğunu kaydetmişlerdir. Her gün Resulullah s.a.a’in veya Ashab'tan birinin evinde karnını doyururdu. Hatta Sahabe'den bazıları bu yüzden ondan nefret ederdi.

Buharî'nin Ebu Hüreyre ile ilgili bir rivayeti de şudur: "Ebu Hüreyre dedi ki: "Yanımdaki yazılı ayeti adamın birine okuturdum. Oda beni alıp karnımı doyururdu. Yoksullara ve zavallılara en iyi davranan Cafer b. Ebî Talib'ti.O devamlı bizi alır ve evinde ne varsa bizi onunla doyururdu."

Tirmizî ise ondan şu rivayette bulunmuştur: "Cafer bin Ebu Talibe bir ayet sorduğumda bana cevap vermezse evine giderdik."

Bundan dolayı Cafer bin Ebu Talib, Ebu Hureyre'nin nazarında Sahabe'nin en faziletlisiydi.



Ebu Hüreyre, Cafer Bin ebu Talibde gördüğü bolluktan dolayı, Onu Ebu Bekir, Ömer, Ali a.s, Osman ve Sahabe'nin diğer büyüklerinden üstün tutmuştur.



Ebu Hureyre bunu aşağıda rivayetiyle teyid ediyor:

"Allah Resulünden sonra kimse Cafer b. Ebî Talib gibi ayakkabı giyememiş, deveye binememiş ve toprağı çiğneyememiştir."



Belki bunu bilirsiniz ama ben yine de buraya aktarayım. Ebu Hüreyre "Şeyhu'l-Mazîr" lakabıyla biliniyordu. Asırlar boyu alimler, yazarlar ve şairlerin başka hiçbir yemek türüne göstermedikleri ilgiye mazhar olan "Mazîr" Ebu Hüreyre'den bahsedildiğinde bir nükte olarak devamlı hatıra gelmiştir.

Bakın es-Seâlibî ne diyor:

"Şeyhu'l-Mazîra" Ebu Hüreyre, Rasulullah s.a.a'de olan beraberliğine ve faziletine rağmen nükteyi seven bir OBURDU. Mervan b. Hakem onu Medine'de kendi yerine bırakırdı. O da başında hurma lifinden bir halkası bulunan bir eşeğe biner gezerdi. Bir adama rastladığında ona: "Yoldan çekil! Yoldan çekil! Emir geliyor!" diye bağırırdı".



Ebu Hüreyre tıptan anladığını da iddia ederdi. Yalnızca midenin iştah hastalığına ve karnın şişirilmesine yarayacak bir çok yemek türünü sayan Es-Seâlibî, Ebu Hüreyre'nin bu büyük ilaçlarını zikrettikten sonra şöyle der: "Mazîra yemeği onun çok hoşuna giderdi. Muâviye lanetlinin yanında devamlı "Mazîra" yer, namaz vakti gelince de Ali a.s'in arkasında namaz kılardı.

Bu durum kendisine sorulunca şu cevabı vermiştir: "Muaviye'nin muzîrası çok lezzetli ve çok güzel, Ali a.s’a gelince onun arkasında namaz daha faziletli."

Bu yüzden ona "Şeyhu'l-Mazîra" denirdi.



Sayın www.aliyyenveliyullah.com ziyaretçileri hatta, Es-Seâlibî, Ebu Hüreyre hakkındaki yazısını onu kınayan iki beyitlik bir şiirle bitiriyor. O şiiri bulduğumda mutlaka buraya aktarıcam inşallah.

Ehl-i sünnet alimlerinden ve yazarlarından olan El-Hemedânî de bu "Mazîra" için özel bir bölüm açmış ve Ebu Hüreyre için iğneli sözler söylemiştir.



İsa b. Hişâm bize şunu haber verdi: "Basra'daydım ve yanımda fesâhat ve belagatta eşsiz bir insan olan Ebu'l-Feth el-İskenderî vardı. -O fesâhatı çağırdığında fesâhat gelir, belagatta emrettiğindeyse belâgat ona itaat ederdi.- onunla birlikte bazı tüccarların davet ettiği bir ziyafete gitmiştik. Bize, hazretlere övgü yağdıran, lüks ve bolluk içinde sallanan, kurtuluşu müjdeleyen ve Muaviye'nin halifeliğine şahitlik eden bir "mazîra" sunuldu.

Bu rivayeti şerh ederken İmam Muhammed Abduh şunları söylemiştir: "Ali b. Ebî Tâlib a.s için biat tamamlandıktan sonra hilafet iddiasında bulunan Muaviye'ye lezzet ve şehvet düşkünlerinden başka hiç kimse hilafeti için şahitlik yapmamıştır. Eğer Muaviye'nin yemeklerinden olan bu 'mazîra', yiyenlerini Muaviye için halifelik şehadetinde bulunmaya itmişse, söz konusu şehadetin, sahiplerine değil bu yemeğe isnad edilmesi gerekir.

Zira onları buna iten sebep bu yemektir.

Ez-Zemahşeri de "Esasü'l-Belağa" isimli eserinde şöyle diyor: "Olumsuz şartlarıyla Ali a.s, muzîrasıyla meşhur olan Muâviye'den daha hayırlıdır."

Dikkat ederseniz Zemahşeri bu gerçeği vurgularken de Ali a.s hakkında (olumsuz şartlarıyla) diye başlıyor sözüne.

El-Hılye adlı Ehl-i sünnet eserinde Ebu Nuaym şunu aktarır: Ebu Hüreyre Kâbe'yi tavaf ederken şöyle derdi: "Karnımdan dolayı bana yazıklar olsun. Onu doyurduğumda beni sıkıştırır. Aç bıraktığımdaysa bana küfreder."

İbn Kesir'de yer alan rivayette "... beni zayıf düşürür..." ifadesi yer almaktadır.



Es-Seâlibî şunu kaydetmiştir:

Ebu Hüreyre şöyle derdi: "Sıcak ekmeğin kokusundan daha güzel bir koku koklamadım. Ve hurmanın üzerindeki tereyağından daha yeğin bir süvari görmedim."



Ebu Hüreyre, yemek yemeyi de insanîlikten saymıştır: Bir defasında kendisine; "İnsanîlik nedir?" diye soruldu. Dedi ki: "Allah'tan korkmak, iyi iş yapmak ve bahçelerde öğle ve akşam yemeği yemektir."

Bazılarının daha fazla rahatsız olmaması için şimdilik bu kadarıyla yetiniyorum. İnşallah sonra bu konuya devam ederiz. Ama şu bir gerçek ki Ebu Hureyre Muzire denen tatlı ve yağlı yemek için Karnını doyurmak için Muaviye için binlerce hadis uydurmuştur. Öyle ki bu hadislerin hemen hemen geneli Emevi saltanatını, sarayları tasdik etmektedir.

Hz. Ali a.s’ın sofrasında bulunan bir avuç tuz, bir bayat ekmek eski bir hurma Ebu Hureyreye rahatsızlık veriyor midesini hasta ediyordu. Bundan dolayı kendini Şam sarayına atarak Muzire denen tatlı yemek karşılığında Ebu Hureyreye kul ve köle olmuştur. Öyle ki Sıffin, Cemel ve Nehrevan savaşlarında dahi ismini göremiyoruz.




ebu hureyre kimdir ve 1 yıl 9 ay Rasulallahın sas yanında kalmış 5574 hadis rivayet etmiştir

hadis bilginleri,ebu hureyre,muviye,enes ve daha bir çoklarinin kahin ka`b-ül ahbar`dan

rivayette bulunduklarini ve bu rivayetcilerin icinde ebu hureyre,

ka`b`dan en fazla etkilenen kisi oldugunu söyler..ebu hureyrenin biyografisini yazan ez zehebi sunu rivayet eder;ka`b ebu hureyre hakkinda söyle dermis;

"okumadigi halde tevrat`in muhtevasini ebu hureyre kadar iyi bilen birini daha görmedim."

Rasulüllah sas
,Ebu Bekr,ve Ömer dönemlerinden sonra müslümanlar arasinda emevi/abbasi sürtüsmesi yasandi.O dönemde ebu hureyre kendine uygun muaviye gurubuna yanasti..eski aç ,ciplak,fakir ebu hureyre lord oldu,baron oldu..

hatta medineye vali bile yapildi..hatta,yoksul günlerinde yanlarinda hizmetcilik ettigi atabe b.gazvan`in kizi büsre bnt.

gazvan ile evlendirildi.

bu evliligi ile ilgili cok seviyesiz,terbiyesiz laflar etmistir teferruat ibn-i sa`d`da mevcut dileyen arastirsin..peki bu nimetlere ebu hureyre nasil sahip oldu?onun tek sermayesi,

Hz.Ali as ve taraftarlarini kötüleyen,eleştiren! muaviye
taraftarlarini öven, uydurduğu hadisler söylemesidir..O ne muhacirdir ne ensardan biridir ne de bu muhteremelere ihsan ile uyan birisidir..O artik eski ashab-i suffe`den biri degildir.O lorddur,barondur..ebu hureyrenin ka`bül ahbar tesirli israiliyat`a ait rivayetleri ve emevi dalkavuklugu iceren rivayetleri toplandiğinda ciltlerle kitaplar oluşur..
ebu hureyreyi tahlil eden eserler;en nevevi,tebrizi,ibn-i kuteybe,es-sealibi,bediüzzaman el hemedani,zemahseri,ebu hayyan,el-ascedi,ibn-i hazm,ibn-i asakir,ez-zehebi,zühri,taberani,ibn-i esir,ibn-i sad..islam tarihinin en tartismali kisisi,en muamma adami ebu hureyredir..esas adi mechuldür..soyu sopu mechul olup,"ebu hureyre/kedicigin

babasi"ile kendisini tanitmistir.Aslı yahudi Dönmesidir.

ebu hureyrenin adi mechul oldugu gibi gecmisi de mechuldür..kendi anlattiklari disinda bilgi yoktur!

hicretin yedinci yilinda medineye gelir..obur biriydi,oburlugu yüzünden,yemek icin zenginlerin sofrasini secer,muaviyenin mazira yemegi onunn cok hosuna giderdi..

bu nedenle kendisine "seyh-ul mazira"lakabi takilmisti..mazira muaviyenin meshur yemegi olup

bununla kendisine lezzet ve sehvet düskünü taraftar toplanir/ yapilirdi..mazira karsiligi kendisini satanlardan biriside ebu hureyre idi..kaynaklar, ebu hureyrenin 5574 rivayetinin oldugunu söyler,bunun 446 tanesini buhari kitabina almistir...Ömer"ey eba hureyre,fazla hadis rivayet ediyorsun,rasulullah`a yalan isnat etmenden korkuyorum"demistir

ara sira"ömer ölünceye kadar

"Allah rasulü söyle dedi"

diyemedik.Ömer sag olsaydi bu hadisleri size rivayet edebilirmiydim? Vallahi asla..

cünkü o taktirde Ömer`in sopasinin sirtimi oksiyacagini kesin olarak biliyorum.

Ömer,"Kuran ile ilgilenin.

O,Allah`in kelamidir."derdi"diye yakinirdi..O,"Rasulullah`tan duydugu ile haham ka`b-ül ahbar`dan duydugunu birbirine karistiran birisidir..

Aise,Ömer,Osman ve Hz.Ali as ebu hureyreyi yalancilkla itham etmistir..ebu yusuf;"ebu hanefi`ye söyle dedim;önümüze hadis geliyor ve kiyasimizla celisiyor,bunu ne yapariz, sustu...

EBU HUREYREDEN İNCİLER


"yer yüzü baligin sirtindadir.cennete girecekler ilk

olarak bu balığın cigerinden yiyecektir"?buhari/3/51

"Peygamber`e Allah`in yerleri ve gögü yaratmadan önce nerede oldugu soruldu,Peygamber;"bir bulut icerisinde idi,üstü hava,

alti hava idi."dedi/hanbel4/11

"ölüm melegi Musa`ya gelerek:"Rabbine icabet et"dedi.bunun üzerine Musa ölüm meleginin gözüne tokat vurarak onu cikartti.melek hemen Allah`a dönerek"sen beni ölmek istemeyen bir kuluna göndermissin,o benim gözümü cikardi"dedi/S.müslim10/176

"ureyne ve ukeyle kabilesinden bir gurup medineye gelerek

müslüman oldu.medinenin havasi onlara dokununca Peygamber onlara deve sidigi icmelerini ögütledi.adamlar develeri dagittilar ve cobani öldürdüler.

Peygamber onlari yakalatti,

ellerini ve ayaklarini kesti,

gözlerini oydu,cölde susuz ölüme terk etti.biz onlara su vermek isteyince,Peygamber biziengelledi.

"buhari/tip5/hanbel3/107/163

"eger erkegin tepesinden tirnagina kadar cerahat aksa,kadin da bunlari agzi ile temizlese,yine de erkegin hakkini ödemis olmaz."ibni hacer2/121

"zina yapan evlilerin taslanarak öldürülmelerini emreden ayet Aise`nin döseginin altindaki sayfada yazili bulunuyordu.

Peygamber ölünce Aise onun gömülme islemleri ile mesgulken,evin acik kapisindan iceri giren bir keci o sayfayi yedi.böylece taslayarak öldürme cezasi



Kuran`dan cikti.ama hükmü devam ediyor."ibni mace36/194/hanbel3/61/5/131

mesnevinin esinlendigi münsebetsiz ve belden asgi rivayetlerde var!"sahabenin hacci bitirip kadinlara yöneldiginde cinsel organlarindan spermler damliyordu."buhari/81/müslim141/

veya"Peygamberimiz`in 30 erkegin cinsel gücüne sahip oldugu."/Sahih

buhari/veya"Peygamber nerde bir güzel kadin görse hemen eve kosar hanimi zeynep`le cinsel iliskiye girerdi."olayi/buhari/hibe8/

yorum yok! ama.. Kardeşlerim Yorumu size Bırakıyorum...

Ebu hureyre hakkında
İbn Kuteybe şöyle der: "Sahabe'den hiçbirinin, benzerini rivayet edemediği sayıda yüklü hadis rivayet eden Ebu Hüreyre, bu yüzden ithama uğramış ve bazılarınca yadırganmıştır. Onlar kendisine şunu sorarlardı: "Bunu nasıl yalnız sen duyuyorsun? Seninle bunu duyan kimdir?" İkisinin de ömrünün uzun olması itibarıyla Ebu Hüreyrenin bu bol sayıda rivayetini en fazla kınayan Aişe olmuştur. Ebu Hüreyre'yi yalancılıkla itham edenlerin başında Ömer , Osman ve Ali (as) gelir. İslam düşünürü Mustafa Sadık er-Râfiî de "İslam'da itham edilen ilk Ravi" başlığı altında şunları kaydetmiştir.
Hadis ricali, Allah Rasulü (sas)'nden en fazla sayıda hadis rivayet eden Ebu Hüreyre olduğunu ittifakla ifade etmişlerdir. Halbuki o, Allah Rasulü (sas)'yle ancak bir yıl dokuz ay birlikte olmuştur. İbn Hazm, Bakî b. Mahled'in müsnedinde, Ebu Hüreyre'ye ait 5574 hadis olduğunu zikreder. el-Buhârî bunlardan 446sını rivayet etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder